Mathew Collings, dünyamızı nasıl şekillendirdiklerini incelemek için tarihin en büyük sanatsal anlarını ve anıtlarını kişisel olarak seçiyor. Geçmiş kültürlerin uygarlığımızı şekillendirdiği değişen yolları keşfetmek için Avrupa, Mısır, Çin ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki çarpıcı yerlere destansı bir yolculuğa çıkıyor. Bunu yaparken, günümüzün sosyal ve politik meselelerine benzersiz bir bakış açısı sunuyor.

Bu dört bölümlük dizideki her bölüm sanatsal ifadedeki bir dönüm noktasını ele alıyor ve bu geçişin Batı kültürünü ve düşüncesini nasıl şekillendirdiğini araştırıyor. 4’lü seri, her biri 49 dakika.

Tanrım. Dini inançlarımız ne olursa olsun, bugün uygarlıkla ilgili hislerimiz geçmişin dini sanatı olmadan hayal edilemezdi. Koleksiyonlar eski Yunanistan’da başlıyor. Yunanlılar, eski medeniyetlerin, özellikle de eski Mısırlıların bıraktığı tanrıların müthiş temsil gücünü emdi, ancak Yunanlıların bugün bizi hala büyüleyen unsurudur: canlılık, insan vücudu, bunun ne olduğunu kutlayan sanat olduğu hissi insan olmaktır.

Duygular. Bu bölümde sanatın insan duygularımızı nasıl ifade ettiği ve insan olmanın ne kadar kapsamlı olduğu anlatılır. Mathew Collings, iki büyük 18. yüzyıl sanatçısının (David ve Goya) çalışmalarını, onu Rönesans İtalya’nın ihtişamından Fransız Devriminin çalkantılı, şiddetli Paris’ine götüren bir yolculukta inceliyor.
Ruhlarımızı Kurtarın. Serinin üçüncü programı, İngiliz sanat eleştirmeni John Ruskin’in vizyoner fikirlerine odaklanarak, sanayi devriminin sanat, doğa ve toplum hakkındaki fikirlerimiz üzerindeki etkisini araştırıyor. Koleksiyonlar Ruskin’in Venedik, Alpler ve evine daha yakın olan İngiltere’nin çarpıcı Göller Bölgesi gibi bölgelerinde izini sürüyor.

Belirsizlik. Matthew Collings’in sanat ve medeniyet tarihi boyunca destansı taramasının son bölümü, modern sanat ve kültürün hikayesini Picasso, Klee ve Mondrian gibi sanatçılarda başlangıcından günümüze kadar anlatıyor. Be’deki gelişen çağdaş sanat sahnesiyle biten bir yolculuk.