SANAT KURUMLARI
Smyrna Agora Antik Kent Açık Hava Müzesi
Namazgah Mah, Tarık Sarı Sk. No:29
İZMİR AGORA ÖRENYERİ
İzmir’in Konak ilçesi Basmane semtinde bulunan Smyrna Agora Antik Kent Açık Hava Müzesi, Roma Dönemi’ne (M.S. 2. yy) tarihlenir. “Agora” sözcüğü, “kent meydanı, çarşı, pazar yeri” anlamına gelir. Hippodamos şehir planına uygun olarak, merkeze yakın bir yerde üç kat halinde inşa edilmiştir. İyon agoralarının en büyük ve iyi korunmuş olanı sayılır. Agora’daki ilk kazılar yapının kuzeybatı bölümünde, 1932-1941 arasında R. Naumann ve S. Kantar tarafından yapıldı. 1996-1998 arasında İzmir Müzesi adına kazılara kısa aralıklarla devam edildi ve 2002’den itibaren de müze tarafından kazılara yeniden başlandı.
KENTTEKİ DEPREMİ ANLATAN YAZIT
Dikdörtgen formda, ortada geniş bir avlu etrafında sütun ve kemerler üstüne inşa edilmiş, üç katlı ve önünde merdiveni olan bileşik bir yapıdır. Agora’nın kuzey kapısındaki Tanrıça Vesta kabartmasının, ilk dönem kazılarda çıkarılan Zeus Sunağı kabartmalarının devamı olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca Tanrı Hermes, Dionysos, Eros ve Herakles heykellerinin yanı sıra; birçok erkek, kadın, hayvan heykeli, kabartma, figürin, mermer, kemik, cam, maden ve pişmiş toprak eser çıkarıldı. Antik kentin yazıtları da 178 depreminde kente yardım edenler hakkında bilgiler verir.
ARKEOLOJİ VE TARİH PARKI OLACAK
İzmir Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü’nce sürdürülen kazı çalışmalarıyla; bazilika ve batı stoanın büyük bir bölümüyle doğu stoanın kuzey ucu açığa çıkarıldı. Kazılarla eşzamanlı sürdürülen restorasyon projeleri dahilinde “Faustina Kapısı” ayağa kaldırıldı. Ayrıca batı stoa cephe sütunlarıyla, bazilika ve batı stoa bodrum katındaki eksik kemerlerin tamamlanma çalışması sürüyor.
Proje çerçevesinde batıda Eşrefpaşa Caddesi’ne (İki Çeşmelik Yokuşu), kuzeydeyse Anafartalar Caddesi’ne kadar uzanan alanda kapsamlı bir çevre düzenleme yapılacak. Böylece Antik Çağ’da agora ile ilişkili olduğu bilinen yapıları açığa çıkararak, şehrin göbeğinde bir arkeoloji ve tarih parkı oluşturmak amaçlanıyor.
HAZIR GELMİŞKEN
Aynı ilçede, valilik binasının karşındaki şehrin simgesi İzmir Saat Kulesi’ni mutlaka görün. 1901’de Sultan II. Abdülhamid’in tahta çıkışının 25. yıldönümü kutlamaları dahilinde yaptırılan bu eser, 25 metre yüksekliğinde, dört katlı ve sekizgen planlı. Kuzey Afrika’ya özgü sütun başlıkları, at nalı kemerleri ve cephelerin boşluk bırakılmayacak şekilde doldurulması Kuzey Afrika ve Endülüs’te görülen bir mimariyi işaret eder. Mimarlığını İzmirli Fransız asıllı Raymond Charles Pere’nin üstlendiği kulenin saatini de Alman İmparatoru 2. Wilhelm hediye etti.
Smyrna Kalıntıları:
İonia bölgesi antik kentlerinden Smyrna, İzmir körfezi’nin kuzey-doğusunda yaklaşık 100 dönümlük bir alana yayılmıştır. Buradaki ilk yerleşmenin başlangıcını bulabilmek amacıyla Bayraklı yakınında Tepekulede yapılan kazılar M.Ö. V-I yy.lara inen kalıntıları ortaya çıkarmıştır. Buradaki ilk araştırmalara 1824-28 de Prokesch von Osten başlamıştır. Avusturya Arkeoloji Enstitüsünün 1930’da başlattığı kazıları ise Fransız Miltner sürdürmüştür. Böylece Yamanlar Dağı’nın eski bir yerleşim alanı olduğu anlaşılmıştır.
İzmir Akropolündeki araştırmalarda da dikdörtgen yapı kalıntıları,kayalara oyulmuş temeller ortaya çıkmıştır. Ord.Prof.Dr.Ekrem Akurgal’ın Prof. James Cook ile beraber (1948-1951) de başladığı kazılarla Smyrna’nın tarihi gün ışığına çıkmıştır. Daha sonra E.Akurgal 1966’ya kadar kazıları yalnız yürütmüştür. Yakın zamana kadar da eşi Doç.Dr. Meral Akurgal çalışmaları sürdürmektedir. E.Akurgal, Athena Mabedi, su kemerleri (akvadük) ve antik evlerin yanı sıra çok sayıda M.Ö.3000-2500’e tarihlenen kalın çizgili, kaba hamurlu çanak çömlek çıkmıştır.
Kalıntıların bazılarının Troia I ve Troia II yapı katları ile aynı dönemde yapılmış olmaları dikkat çekicidir. İonia bölgesinde sıkça rastlanan, Hellenistik çağda yapılmış çok odalı evlerle burada da rastlanılmıştır.
Smyrna sur kalıntıları, Basmane garından Tilkilik ve Altın park’a giden yolun başlarında görülmektedir. Kadifekalede pek az örneği kalabilen surlar genellikle Orta Çağ’a ait olup bunların alt tabakalarında Hellenistik Çağ’a ait izler görülmektedir.
Gezginlerin ve tarihçilerin değindiği tiyatro,stadion gibi yapıların yerlerini, ne şekilde olduklarını öğrenebilmek oldukça zordur. Bunlardan tiyatro 1950’li yıllarda rahatça görülebildiği halde günümüzde gecekonduların arasında tamamen kaybolmuştur.
Son yorumlar