Engin Aslan / Yüzler ve Gölgeler

Yüzler ve Gölgeler

Hayatı anlamlı kılma eylemi olarak sanat, doğrudan ya da dolaylı bir biçimde, toplumsal ölçekte kültür üretimine denk düşen, zihinsel bir sürecin tümel ifadesidir. Tarihin kesintisiz akışı içerisinde, her tarihsel döneme özgü imge ya da imgeler, esasen geleceğe taşınabilme potansiyelini içerisinde barındırması nedeniyle, hem geçmiş, hem de şimdiki ve gelecek zamanda varlıklarını sürdürmektedirler. Nitekim sanat alanındaki, her köklü dönüşüm, kendisine, hayatın içerisinden bir karşılık bularak, varlığını, gerçekçi bir zemine çekebilmektedir.
Peter Bürger’in şu sözlerini anımsamak gerekirse: “Sanat eserine gerçeklik fragmanlarının eklenmesi, o eseri derin biçimde değiştirir. Sanatçı, yalnızca bir “bütün” şekillendirmeyi reddetmekle kalmaz, resme başka bir statü verir; çünkü resmin parçaları ile gerçeklik arasında, organik sanat eserinde söz konusu olan ilişki yoktur: Artık bu parçalar gerçekliğe işaret eden birer gösterge değil, gerçekliğin kendisidir”. Dolayısıyla, resimlerde yer alan her bir imge, yaşadığımız hayatın nesnel gerçeklerinden yola çıkılarak kotarılmış ve plastik anlamda, yüzey üzerinde, yeniden kendi gerçekliğini yaratmıştır.