Abidin Müslüm Baysal / Dögüde İzler
Abidin Müslüm Baysal’ın Döngüde İzler adlı online sergi Tamsanat online galeride.
Açılış Tarihi
28.12.2023
Serginin Adı
Döngüde İzler
Kapanış Tarihi
3-10.01.2023-4
Bitimsiz olduğu yanılsamasıyla yaşadığımız hayatlar ve onların döngüde ki izleri. Döngümüzde ki diyemiyorum. Çünkü zaman ve mekân bizim içlerine doğduğumuz şeyler. Dolayısıyla bizlerin iradesinden bağımsız evrenin işleyiş yasalarını belirleyenler de onlar. Tabi olmak bizim mecburiyetimiz…
Yasalar ve onların Evreni yapılandıran kendinden beslenen kendiliğini yaratan enerjisi: insanoğlunun kendi varoluşunu bilinçsel olarak kavrayabilecek aşamaya gelebilmesiyle birlikte yeni bir anlam kazanmıştır. Bu anlam, farkında olduğunun farkında olabilen bir varlık olarak insanı; başta içinde yaşadığı dünyayı ve dolayımın da Evreni kavramsallaştırabileceği bir akılsal çözümlemeye yönlendirmiştir. Çözümlemelerimiz, içinden geldiğimiz, içinde yaşadığımız ve yeniden içine yolculuk ettiğimiz “anı” “zaman” olarak kavramlaştırmamıza yardımcı olmuştur.
Zaman olarak kavramlaştırdığımız süreklilik, insan zihninde, saat, gün, ay, yıl vb. kendini tekrarlayan durumlar olarak tasnif edilmiş, kendini tekrar etme süreci de tarih olarak betimlenmiştir. Zamansal döngünün kendini tekrar etme evrelerini, biz insanlar tarihin tekerrürü olarak değerlendirdik. Böylece, hayatın varoluşsal zorunluluğu olan değişimi ve onun ilerlemeci yanını yadsıma kolaylığına düştük. Sözü “Güneş’in altında değişen hiçbir şey yok” a getirdik.
Aslında değişen çok şey vardı ve bu değişim izler bırakıyordu. Değişimi sezebilmek için de bakmak ve görmek arasındaki farkı öğrenmek gerekiyordu. Doğal çevremize karşı giriştiğimiz yıkıcı saldırganlık, iz olarak geriye beton binalar, asfalt yollar, devasa maden çukurları, nükleer atıklar ve benzerlerini bırakıyordu. İnsanoğlunun doğaya karşı bu yıkıcı saldırganlığından insanoğlunun kendisi de payına düşeni alıyordu. İnsanlık kendi tarihini yazarken oluşan izler öz benliklerini de şekillendiriyordu. Kendini, diğerini, doğayı ve Evreni anlamlandırma ve anlama çabası, onun her şeyi aklıyla da kavramasına ve kavramlaştırmasına yardımcı olmuştu. Sonunda, “Medeniyetini” bunların üzerine ilmek ilmek örmeyi öğrendi.
Bu bir yolculuktu. Yolculuğu esnasında ruhunun özünü anlama aşkıyla sürekli olarak bunun felsefi ve inançsal cevaplarını aradı. Ama bulduğu şeyleri hep yıkarak, yenisini inşa etti. Bu nokta da Kadın ve onun zamanı aşan kutsallığı, döngülerde kadim izler bıraktı. Kimi zaman yaratıcı Ana Tanrıça oldu, kimi zaman Cennet ayaklarının altında oldu, kimi zaman bereketi temsil etti, kimi zamanda kötülüğü temsil etti. Bütün bu olumlamalar ve olumsuzlamalar hem kadının kendi varoluşsal hikayesinde hem de dolayımında erkeğin ve genel olarak insanoğlunun kolektif belleğinde varoluşsal izler bıraktı. Çünkü kadına yaklaşım biçimi toplumların medeniyetle aralarındaki ilişkinin niteliğini de belirledi.
Kadın, günümüz dünyasında metalaştırılmış bir varlığa dönüştürülmeye zorlandı. Bu durum, genel olarak bir tür yabancılaşma ve ruhsal acı yarattı. İçinde bulunduğumuz döngüde oluşan bu izler, benim resmim de “Kadını” ana figür haline getirdi. Kadınlar, anne kimliğinde, arkadaş kimliğinde ve eş kimliğinde hayat döngülerimizde derin izler bıraktılar ve bırakmaya devam ediyorlar. Bu izlerin bendeki plastik dışavurumunun, resimsel olarak ilham kaynağı izlenimciler ve Van GOGH oldu.
Güneşin günlük döngüsünde yeryüzünü aydınlatmaya başladığı andan günbatımına kadar ki geçen sürede ışığın nesneler üzerinde oluşturduğu etkiyi tuallerine yansıtan ve ışığın izlerini eserlerinde kalıcılaştıran izlenimciler, doğanın günlük zamansal varoluşundaki değişimleri anlarla ilişkilendirerek göstermişlerdir. Özellikle Van GOGH’un eserlerinde kalın boya tuşeleri ile oluşturduğu dokular ve kullanmış olduğu renkler ve tonları yarattıkları dinamik enerjiyle anda oluşan izleri ölümsüzleştirmiştir.
Çalışmalarımda ki insan figürleri ve onları kuşatan çevre üzerinde Ispatulamla ve fırçamla oluşturmaya çalıştığım rölyef tadında izler ile çıplak gözle görülemeyecek ruhsal izleri görünür kılmama yardımcı oldu. Yaşanılan “Anların” bireyin hayatındaki yaratacağı varoluşsal etkiyi plastik olarak göstermek istedim. Evreni oluşturan büyük birliğin zamansal enerjisini ve döngüsünü yine kalın boya sürülmüş birbirini tekrarlayan kontürlerle göstermeye çalıştım. Ölüm ve yaşam diyalektiği ve onun yeniden yeşertici büyük enerjisini çeşitli sembolizmalarla betimlemeye gayret ettim. “Döngü de İzler” böyle ortaya çıktı.
ONLINE SERGİDEKİ ESERLERİ
Abidin Müslüm Baysal
Gazi Üniversitesi Resim-İş Eğitimi Bölümüne, başarı derecesiyle girerek
Milli Eğitim Bursu kazanmıştır. Profesör Doktor Nur Gökbulut
Atölyesinden mezun olmuştur. Yüksek lisans ve sanatta yeterlilik
eğitimlerini, Yeditepe Üniversitesi’nde yüksek onur derecesiyle
tamamlamıştır. İlk kişisel sergisini, mezun olduğu yıl Ankara’da açmıştır.
Yurt içi ve yurt dışı birçok sergiye katılmış ve birçok sanat fuarında
konuşmalar yapmıştır. Yurt içi ve yurt dışı birçok sergiye katılmış ve
birçok sanat fuarında konuşmalar yapmıştır. Sanatçı, Şırnak Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nde Doçent olarak çalışmakta ve
bölüm başkanlığı yapmaktadır. Ayrıca sanatçının “Resim Sanatında
Deformasyon” başlığında yayınlanmış bir kitabı bulunmaktadır.