Handan Narin Kızıltan / Gelinciklerin Öyküsü

“Gelinciklerin Öyküsü” serisi, Handan Narin Kızıltan’ın  renk ve pentür dili aracılığıyla zaman, mekân ve algı arasındaki dinamik ilişkiyi irdelediği bir anlatım evreni sunar. Doğanın en kırılgan ama bir o kadar da dirençli çiçeklerinden biri olan gelincik, bu seride geçiciliğin ve sürekliliğin iç içe geçtiği bir metafor olarak ele alınmaktadır. Gün ışığının yönüyle biçim değiştiren, rüzgârın akışına kapılan ve kimi zaman kendi köklerine sıkı sıkıya tutunan bu çiçek, sanatçının gözünde hem yaşamın narin doğasını hem de içsel direncini yansıtan bir anlatı unsuruna dönüşmektedir.
Sanatçı, pentüre olan ilgisini ve kompozisyon anlayışını bilinçli bir renk kullanımıyla birleştirerek, sıcak ve soğuk tonların oluşturduğu kontrastlarla gelincik imgesine derinlik ve dinamizm kazandırmaktadır. Renk paleti, sanatçının ifadesinde belirleyici bir rol oynar. Cesur fırça darbeleri ve komplementer kontrastlarla şekillenen gelincikler, yalnızca doğanın bir parçası olmaktan çıkar, aynı zamanda izleyicinin algısını yönlendiren güçlü bir anlatı ögesine dönüşmektedir. Kızıl ve derin kırmızı tonları, yaşamın döngüsünü ve tutkunun yoğunluğunu vurgularken, arka planlarda kullanılan koyu yeşiller, soğuk maviler ve morumsu griler, bu duyusal deneyimi destekleyerek resimlere dramatik bir atmosfer kazandırmaktadır.
Sanatçı, bu seride her bir gelinciğin kendine özgü bir hikâyesi olduğuna dikkat çekmektedir. Kimileri rüzgâra karşı tek başına direnirken, kimileri köklerini birbirine dolayarak dayanışma içinde varlıklarını sürdürmektedir. Pentürün sunduğu olanaklarla şekillenen bu görsel anlatıda, izleyici her kompozisyonun içinde kendi deneyimlerini ve duygularını keşfetmeye davet edilmektedir. “Gelinciklerin Öyküsü” serisi, doğanın kırılgan ama güçlü formlarını, rengin ve fırça darbelerinin diliyle yeniden yorumlayan bir görsel şiir olarak izleyiciyle buluşmaktadır.